Apple’da uzun yıllardır görev yapan Eddy Cue, büyük satın alma fikirlerini sık sık gündeme getiren bir yönetici olarak biliniyor. Şirketin büyümesini hızlandıracak fırsatları değerlendirmek gerektiğini düşünen Cue, bu nedenle radikal hamleleri savunuyor. Fakat Apple CEO’su Tim Cook, onun öne sürdüğü bazı önerileri fazla riskli bulduğu için geri çevirdi. Böylece Apple’ın tarihinde farklı bir yön açabilecek fikirler masada kalmış oldu.
Cue’nun önerileri arasında teknoloji dünyasının iki devi Tesla ve Netflix bulunuyordu. O, Apple’ın eksik gördüğü alanları büyük anlaşmalarla kapatmanın doğru olduğuna inanıyordu. Bunun yanında, şirketin ürün çeşitliliğini artırmak için bu tür adımların kaçınılmaz olduğunu düşünüyordu. Ne var ki Tim Cook, kendi ürün geliştirme politikalarına güvenerek bu teklifleri geri çevirdi. Böylece Apple, tarihe geçebilecek iki dev satın alma ihtimalinden uzaklaştı.
Apple büyük ölçekli satın almalarda temkinli davranıyor
Cue’nun bakış açısına göre, Apple her eksik gördüğü alanda doğru bir satın alma yaparak rakiplerinden öne çıkabilirdi. Bunun yanı sıra, Tesla ve Netflix gibi şirketler Apple’ın hizmetlerini ve cihazlarını tamamlayacak stratejik bir rol üstlenebilirdi. Öte yandan Tim Cook, Apple’ın kendi ekosistemine ve inovasyon gücüne güvenmeyi daha güvenli bir yol olarak gördü. Bu nedenle iki isim arasında yaklaşım farkı ortaya çıktı. Tüm bunların yanında, şirketin gelecekteki kararlarında bu farklı vizyonların etkisi hissedildi.
Tesla konusunda yaşanan gelişmeler geçmişte medyaya yansımıştı. Elon Musk, Model 3 üretiminde en zor günleri yaşarken Tim Cook ile görüşmek istemişti. Fakat Cook bu görüşmeye sıcak bakmamıştı ve bu durum şirketlerin gelecekte ortak adım atma ihtimalini sınırlamıştı. Buna rağmen bazı kaynaklar, Cook’un Tesla’yı satın alma fikrini gündeme getirdiğini ileri sürmüştü. Her şeye rağmen bu iddialar iki taraf tarafından da reddedildi ve süreç kapanmış oldu.
Apple’ın yıllarca üzerinde çalıştığı Apple Car projesi ise bambaşka bir tabloyu ortaya koydu. Milyarlarca dolar yatırım yapılmasına rağmen proje iptal edildi. Ne var ki, Tesla alımı gerçekleşmiş olsaydı bu kararın alınmayacağı yönünde yorumlar yapıldı. Öte yandan Apple’ın kendi yolunu çizmesi, şirketin risk almaktan çok kontrollü adımları tercih ettiğini gösterdi. Böylece Tesla ile ilgili ihtimaller tarihe karıştı.
Netflix tarafında da benzer bir tablo ortaya çıktı. Analistler, Apple’ın içerik eksikliğini Netflix ile kapatabileceğini düşünüyordu. Bunun yanında, Apple’ın Apple TV+ ile istediği etkiyi yaratmakta zorlandığı da göz önünde bulunduruldu. Buna rağmen, iki şirket arasında ciddi bir görüşme yapıldığına dair somut bir bilgi hiçbir zaman çıkmadı. Tüm bunların yanında Cue’nun bu yöndeki çabaları şirket içinde bilinen bir gerçek olarak kaldı.
Apple’ın geçmişte yaptığı bazı satın almalar ise farklı bir resim çiziyor. 2014’te Beats’in 3 milyar dolara alınması Cue’nun etkisiyle gerçekleşti. O dönemde Apple yönetiminde bazı isimler bu anlaşmaya kuşkuyla yaklaşmıştı. Fakat Cue, Cook’u ikna ederek anlaşmanın gerçekleşmesini sağladı. Bu hamle Apple Music’in doğuşuna da zemin hazırladı ve şirketin müzik alanındaki varlığını güçlendirdi.
2018’de gerçekleşen Shazam satın alımı da Apple’ın dikkat çekici yöntemlerinden biriydi. Apple, 400 milyon dolarlık bedeli belirlerken Shazam’ın Apple Music’e yönlendirdiği kullanıcı trafiğini temel aldı. Bunun yanında, şirket abartılı değerlemelerden kaçınarak veriye dayalı bir yaklaşım benimsedi. Bu satın alma, Shazam’ın Apple ekosistemine doğal bir şekilde entegre edilmesine imkân tanıdı. Böylece Apple, ölçülü ve hesaplı bir yol izlemiş oldu.
Bugünlerde Eddy Cue’nun ilgisi yapay zekâ girişimlerine kaymış durumda. Perplexity ve Mistral, Apple’ın gündeminde öne çıkan isimler arasında sayılıyor. Bununla birlikte, yapay zekâ yatırımları teknoloji devleri arasında yeni bir rekabet alanı oluşturuyor. Tüm bunların yanında Apple’ın hangi adımı atacağı merak konusu olmaya devam ediyor. Bu durum, şirketin gelecekteki yönelimlerini şekillendirecek önemli bir başlık olarak öne çıkıyor.