Apple’ın İngiltere’de karşılaştığı hukuki tablo, uygulama ekosistemine dair uzun süredir tartışılan bir konuyu yeniden gündeme getirdi. Şirketin App Store üzerinden geliştiricilere uyguladığı komisyon oranlarının haksız bulunması, mahkeme kararına yansıdı. İngiltere Rekabet Temyiz Mahkemesi, Apple’ın pazar gücünü kötüye kullandığına hükmetti. Bu karar, Apple kullanıcılarını ve geliştiricileri ilgilendiren önemli bir dönemeç olarak tanımlanabilir.
Mahkeme, iOS platformunda uygulama dağıtımının ve ödeme sistemlerinin Apple’ın sıkı denetiminde yürütüldüğünü açık bir şekilde ortaya koydu. Buna göre şirketin “neredeyse mutlak bir pazar hakimiyetine” sahip olduğu değerlendirildi. Her ne kadar Apple, App Store’un güvenli ve kullanıcı dostu bir ortam sunduğunu savunsa da, bu savunma kararda karşılık bulmadı. Mahkeme, Apple’ın geliştiricilerden aldığı komisyon oranlarını “aşırı ve adaletsiz” olarak nitelendirdi. Bu değerlendirme, sadece şirketin ticari politikalarını değil, genel uygulama ekosistemini de sorgulatıyor. Tüm bunlara ek olarak, tüketiciye yansıyan maliyetlerin artması da dikkate alındı.
Apple yüksek bir tazminat ödemek zorunda kalabilir
Dava, yaklaşık 36 milyon İngiltere vatandaşını doğrudan ilgilendiriyor ve 1.5 milyar sterlini bulan tazminat talepleri söz konusu. Öte yandan, bu tazminatın nasıl hesaplanacağı ve kimlere ne şekilde dağıtılacağı henüz netleşmiş değil. Sürecin ikinci aşamasında, mahkeme yeni bir duruşma planlıyor. Bu duruşmada, zararın hesaplanmasına yönelik kriterlerin belirlenmesi bekleniyor. Tüm bunların yanında, tüketici örgütlerinin bu süreçte daha aktif rol oynaması da gündeme gelebilir. Çünkü kararın ekonomik sonuçları, yalnızca teknoloji şirketlerini değil, tüketicilerin harcama alışkanlıklarını da etkileyebilir.
Apple ise mahkeme kararına karşı net bir duruş sergiledi ve temyiz başvurusunda bulunacağını duyurdu. Şirketten yapılan açıklamada, App Store’un hem geliştiricilere hem de kullanıcılara büyük fayda sağladığı ifade edildi. Bu açıklamada, platformun güvenlik açısından üstün olduğu ve uygulama keşfi için ideal bir ortam sunduğu vurgulandı. Ancak mahkeme bu görüşe katılmadı; karar metninde, Apple’ın rekabeti sınırlandırdığı yönündeki tespitlere yer verildi. Bu durum, teknoloji devinin ticari politikalarının artık daha sert biçimde sorgulanacağı anlamına geliyor. Apple’ın bu eleştirilere karşı nasıl bir strateji geliştireceği merak konusu.
App Store’un kapalı yapısı, yıllardır süregelen bir tartışmanın merkezinde yer alıyor. Apple, iOS kullanıcılarının yalnızca kendi mağazası üzerinden uygulama yüklemesine izin veriyor. Bu yapı, üçüncü taraf ödeme sistemlerinin kullanılmasını da engelliyor. İngiltere’deki mahkeme kararı da tam olarak bu noktaya odaklandı. Çünkü geliştiriciler açısından alternatif seçeneklerin olmaması, App Store’u tekelleşmeye yakın bir yapı haline getiriyor. Buna bağlı olarak, Apple’ın fiyatlandırma konusunda mutlak yetkiye sahip olması, adil rekabet ortamını zedeliyor.
Düzenleyici kurumların Apple’a olan ilgisi yalnızca İngiltere ile sınırlı değil. Avrupa Birliği’nin yürürlüğe koyduğu Dijital Piyasalar Yasası (DMA), şirketin ticari uygulamalarını yakından inceleme altına aldı. Apple, bu yasaların geliştirici özgürlüğünü kısıtladığını savunsa da, düzenleyiciler kullanıcı haklarını ön planda tutuyor. İngiltere Rekabet ve Piyasalar Kurumu (CMA) da Apple’a “stratejik pazar statüsü” tanımladı. Bu statü sayesinde kurum, şirketin faaliyetlerini daha ayrıntılı şekilde denetleyebiliyor. Böylece, mobil platformlardaki rekabetin korunması hedefleniyor.
Apple’ın savunmasında en çok üzerinde durduğu konulardan biri, platformun güvenliği oldu. Şirket, App Store’un kullanıcılar için güvenli bir alan sunduğunu ve geliştiricilere küresel erişim sağladığını ifade etti. Ancak bu güvenli ortam, aynı zamanda sıkı bir kontrol ve yüksek komisyon anlamına geliyor. Özellikle küçük geliştiriciler, bu sistemin getirdiği mali yükü taşımakta zorlanıyor. Komisyon oranlarının yüzde 30’a kadar çıkması, birçok geliştirici için ticari sürdürülebilirliği zorlaştırıyor. Dolayısıyla, bu durum hem üretimi hem de çeşitliliği sınırlıyor.
Uygulama içi ödeme sistemlerinin Apple kontrolünde olması, tüketici tarafında da fiyatların yükselmesine yol açıyor. Tüketiciler daha yüksek fiyatlarla karşılaştıkça, uygulama içi satın almalar düşüşe geçiyor. Bu da doğrudan geliştirici gelirlerini etkiliyor. Mahkeme, bu zincirleme etkiyi detaylı bir biçimde değerlendirdi. Her ne kadar Apple, alternatif platformların da rekabet yarattığını savunsa da, iOS kullanıcılarının App Store dışında bir seçeneğe sahip olmaması bu savunmayı zayıflatıyor. Neticede, rekabet ortamının gerçek anlamda oluşabilmesi için kullanıcıya ve geliştiriciye daha fazla seçenek sunulması gerekiyor.
Apple’ın kararı temyize taşıyacak olması, süreci uzatacak gibi görünüyor. Ancak temyiz süreci dahi, kamuoyundaki eleştirileri dindirmeye yetmeyebilir. Çünkü karar, yalnızca İngiltere’deki değil, dünya genelindeki düzenleyici kurumların da dikkatini çekmiş durumda. Apple’ın App Store modelinde değişikliğe gitmesi, bu tür davaların sayısını azaltabilir. Aksi takdirde, şirket daha fazla ülkede benzer süreçlerle karşı karşıya kalabilir. Bu da Apple’ın uygulama ekosisteminde yeni bir denge arayışına girmesine neden olabilir.







