Avrupa Birliği Komisyonu’nun, App Store’daki kısıtlayıcı politikaları nedeniyle Apple’a verdiği 500 milyon avroluk rekor cezaya şirket resmen itiraz etti. Apple, bu cezanın Dijital Piyasalar Yasası (DMA) çerçevesinde yasal sınırları aştığını savunuyor. Şirket, Avrupa Adalet Divanı’na başvurarak kararın iptalini talep etti. Bu dava, teknoloji devlerinin Avrupa’daki regülasyonlarla ilişkisini yeniden gündeme taşıdı.
Cezanın gerekçesi, Apple’ın geliştiricilerin kullanıcıları uygulama dışı ödeme yöntemlerine yönlendirmesini engellemesi olarak açıklandı. Avrupa Komisyonu, bu uygulamayı DMA’nın ihlali olarak değerlendirerek yaptırım uyguladı. Apple ise geliştiricilerin kullanıcılarını yönlendirebilmesi için App Store kurallarını güncellediğini ifade ediyor. Ne var ki Komisyon, bu değişiklikleri yetersiz buldu.
Apple, App Store’da kapsamlı yapısal değişiklikler duyurmuştu
Apple, geçtiğimiz mart ayında Avrupa’da geçerli olmak üzere App Store’da kapsamlı yapısal değişiklikler duyurmuştu. Bunlar arasında alternatif uygulama mağazalarına izin verilmesi, üçüncü taraf tarayıcı motorlarının desteklenmesi ve yeni ticari koşullar bulunuyordu. Şirket, bu adımları atarak DMA ile uyumlu hale geldiğini savunuyor. Fakat Komisyon, özellikle yönlendirme kısıtlamalarının hâlâ devam ettiğini ileri sürdü.
Bunun yanında Apple, geçtiğimiz hafta yeni güncellemeler yaparak geliştiricilerin kullanıcıları harici ödeme çözümlerine yönlendirmesinin önünü daha da açtı. Uygulama içi bağlantılara izin verildi, alternatif ödeme sistemlerinin tanıtımına kapı aralandı. Bununla birlikte Apple, bu düzenlemeleri günlük cezalardan kaçınmak için uyguladığını belirtti. Bu açıklama, şirketin Komisyon ile arasındaki gerginliği açıkça yansıtıyor.
Apple’ın yaptığı açıklamada, Avrupa Komisyonu’nun şirketin işleyişine doğrudan müdahale ettiği vurgulandı. Şirket, Komisyon’un App Store’u nasıl yöneteceğini dayattığını ve geliştiricilerle kullanıcıların bundan zarar gördüğünü söylüyor. Mahkemeye yapılan itiraz dilekçesinde, cezanın orantısız ve yasal sınırların ötesinde olduğu savunuluyor. Apple, bu yaklaşımın hem sektöre hem kullanıcı deneyimine zarar verdiği görüşünde.
Apple ayrıca, yönlendirme kavramının Avrupa Komisyonu tarafından sürekli olarak yeniden tanımlandığını öne sürüyor. Başlangıçta yalnızca bağlantı verme olarak anlaşılan yönlendirme, şimdi promosyon içerikleri, web görünümleri ve diğer uygulama mağazalarına yönlendirmeleri de kapsıyor. Bu durum, geliştiriciler açısından kuralları öngörülemez hale getiriyor. Apple, bu belirsizliğin App Store politikalarını uygulamada zorluk yarattığını ifade ediyor.
Öte yandan Apple, geliştiricilerden alınan mağaza hizmet ücretlerinde de Avrupa Komisyonu’nun müdahil olduğunu dile getiriyor. 2023 yılında duyurulan bu ücretlendirme sistemi iki kademeye ayrıldı. Birinci kademede yalnızca temel App Store hizmetleri için yüzde 5 oran belirlenmişti. İkinci kademede ise daha geniş hizmetler için oran yüzde 13 olarak açıklandı, küçük işletmeler için bu oran yüzde 10’a indirildi.
Tüm bunların yanında Apple, hangi hizmetlerin hangi ücret kademesine dahil edileceğine Komisyon’un karar verdiğini belirtiyor. Örneğin uygulama keşif özellikleri yalnızca ikinci kademe altında sunulabiliyor. Bu da daha fazla hizmet isteyen geliştiriciler için daha yüksek ücret anlamına geliyor. Apple, bu yapılandırmanın geliştiricileri zorladığını düşünüyor.
Her ne kadar Apple, Avrupa regülasyonlarına uyum sağladığını ifade etse de Komisyon, şirketin uygulamalarında yeterli esnekliği göstermediğini savunuyor. Taraflar arasındaki bu hukuki anlaşmazlık, DMA’nın teknoloji devleri üzerindeki etkisinin nasıl şekilleneceğini de gösterecek. Avrupa Adalet Divanı’nın vereceği karar, diğer büyük platformlar için de emsal teşkil edebilir. Bu süreç, Apple’ın Avrupa pazarındaki faaliyetlerinin seyrini doğrudan etkileyebilir.
Apple’ın itiraz süreci henüz başında olsa da bu davanın, dijital pazar düzenlemelerinin geleceği açısından yakından izleneceği öngörülüyor. DMA ile getirilen kuralların nasıl uygulanacağı ve teknoloji şirketlerinin bu kurallara ne düzeyde uyum sağlayacağı netleşmeye başlıyor. Şirketin savunmasının ne ölçüde etkili olacağı ise mahkeme kararının ardından netlik kazanacak.