Apple, Avrupa Birliği’nin teknoloji devlerine yönelik uygulamaya koyduğu Dijital Pazarlar Yasası’na (DMA) karşı resmi olarak harekete geçti. Lüksemburg’daki Avrupa Birliği Genel Mahkemesi’nde açılan dava, şirketin uzun süredir kamuoyunda dile getirdiği eleştirileri yargı önüne taşıdı. Apple’a göre, bu yasa işleyişi ağırlaştırıyor ve kullanıcı deneyimini tehlikeye atıyor. Avrupa Komisyonu ise söz konusu düzenlemenin ilk resmi gözden geçirme sürecini yürütüyor.
Şirketin hukuk temsilcisi Daniel Beard, duruşmada yaptığı açıklamada DMA’nın “aşırı müdahaleci ve gereksiz ölçüde külfetli” olduğunu belirtti. Bunun yanında, Apple’ın iddiasına göre bu tür regülasyonlar pazarda rekabeti teşvik etmekten ziyade iş yapma zorluklarını artırıyor. Eylül ayında yayınlanan blog yazısında şirket, düzenlemelerin piyasayı geliştirmediğini ve işletmelere engeller çıkardığını açıkça ifade etmişti. Bu açıklamalarla birlikte, Apple yalnızca ekonomik argümanlarla değil, aynı zamanda etik ve toplumsal risklerle de pozisyonunu güçlendirmeye çalışıyor. Öte yandan, alternatif uygulama mağazaları aracılığıyla iPhone’lara pornografik içeriklerin girmesi gibi örnekler gösterilerek çocukların güvenliğinin tehdit altına girdiği vurgulanıyor.
Apple, bazı iPhone özelliklerinin gecikmesinden DMA’yı sorumlu tutuyor
Apple, yalnızca ilkeleri değil; geliştirme süreçlerini de etkilediğini düşündüğü maddeler üzerinden eleştirilerini sürdürüyor. Şirket, AirPods için planlanan canlı çeviri işlevi, macOS’te iPhone ekranı yansıtma ve Haritalar’daki gelişmiş rota özelliklerinin gecikmesini doğrudan DMA’ya bağlıyor. Tüm bunların yanında, bu durum kullanıcıya sunulacak yeni işlevlerin Avrupa’da daha geç ulaşmasına neden oluyor. Apple’a göre teknik uyum zorunluluğu yalnızca mühendisliği değil, zamanlamayı da zedeliyor. Şirket, bu kısıtlamaların tüketiciye doğrudan zarar verdiği görüşünde.
Eylül ayında Avrupa Komisyonu’na yapılan başvuruda, şirket düzenlemenin tamamen yürürlükten kaldırılmasını talep etti. Bu girişim, Avrupa tarafında kesin bir dille reddedildi. Avrupa Komisyonu sözcüsü Thomas Regnier, Apple’ın düzenlemenin neredeyse her maddesine sistematik biçimde karşı çıktığını belirtti. Tüm bunların ışığında, Komisyon’un yasa konusunda geri adım atmaya niyeti olmadığı açıkça görüldü. Regnier’in açıklamasında, düzenlemelerin rekabeti sağlama hedefiyle yapıldığı özellikle vurgulandı.
Apple’ın itirazları üç ana başlıkta toplanıyor. İlk olarak, şirket iPhone’un üçüncü taraf donanımlarla çalışmasını zorunlu kılan maddenin güvenlik açısından tehdit oluşturduğunu belirtiyor. Bu noktada, kullanıcı verilerinin korunması Apple tarafından sıkça dile getirilen bir konu olarak öne çıkıyor. İkinci olarak, App Store’un DMA kapsamında değerlendirilmesine karşı çıkılıyor. Üçüncü ve son olarak, iMessage’ın da bu düzenlemeye tabi tutulmasına ilişkin başlatılan soruşturma şirketin itiraz ettiği diğer bir alanı oluşturuyor.
Bu tartışmalar sürerken, Avrupa Komisyonu avukatlarından Paul-John Loewenthal, Apple’ın Avrupa’daki güç konumunu vurgulayan açıklamalarda bulundu. Loewenthal, iPhone üzerindeki denetimin tek bir şirketin elinde bulunmasının pazardaki diğer oyuncular açısından büyük bir dengesizlik yarattığını söyledi. Buna ek olarak, bu kontrolün Apple’a “olağanüstü kârlar” sağladığını ve Avrupa’daki kullanıcıların üçte birinden fazlasının Apple ekosistemine bağımlı hale geldiğini de ifade etti. Ne var ki Apple bu durumu rekabet avantajı olarak değil, sistem güvenliği ve kullanıcı deneyimi açısından savunulması gereken bir pozisyon olarak yorumluyor.
Apple’ın App Store dışındaki kaynaklardan uygulama yüklenmesine itirazı yeni değil. Şirket, bu yöntemlerin kullanıcı cihazlarında güvenlik zafiyetlerine yol açabileceğini ileri sürüyor. Fakat Avrupa Komisyonu, bu tür iddiaların rekabeti engelleyici bir pozisyonu perdelemek için kullanıldığını düşünüyor. Tartışmanın odağında, güvenlik ile rekabetin sınırları yer alıyor. Tüm bunların yanında, teknoloji uzmanları da bu ayrımın yalnızca yasal değil, aynı zamanda teknik bir değerlendirme gerektirdiği görüşünde birleşiyor.







