Apple’ın 2007 yılında tanıttığı ilk iPhone, teknoloji dünyasında yepyeni bir dönemin kapılarını aralamıştı. O günden bu yana geçen 17 yılda cihazın tasarımı, özellikleri ve kullanıcı kitlesi değişse de iPhone satışlarındaki yükseliş durmadı. Son olarak Apple CEO’su Tim Cook’un açıkladığı rakam, şirketin şimdiye kadar tam 3 milyar iPhone sevkiyatı yaptığını gösterdi. Bu sayı sadece teknoloji tarihinde değil, küresel tüketici elektroniği pazarında da ender rastlanan bir başarıya işaret ediyor.
İlk 1 milyar iPhone satışına ulaşmak Apple için dokuz yıl sürdü. Bu eşik 2016 yılında geçildiğinde, iPhone’un küresel popülerliği artık tartışmasız kabul görüyordu. Fakat sonrasında işler daha da hızlandı. İkinci milyar sadece beş yıl içinde, üçüncü milyar ise dört yıldan kısa bir sürede tamamlandı.
Apple, iPhone satışlarındaki temposunu her geçen yıl artırıyor
Bu satış temposu, Apple’ın akıllı telefon pazarında hâlâ güçlü bir konumda olduğunu gösteriyor. Buna rağmen son dönemde şirketin tasarım tercihleri ve yapay zekâya entegrasyon süreçleri eleştirilerin odağında yer aldı. Yine de tüketicilerin iPhone’a olan ilgisinde ciddi bir azalma gözlenmedi. Özellikle genç kullanıcı kitlesinde iPhone, halen Android’e kıyasla daha çok tercih edilen cihaz olmayı sürdürüyor.
Her ne kadar bugünkü tablo olumlu görünse de, uzun vadeli senaryolar Apple için o kadar da net değil. Şirketin üst düzey yöneticilerinden Eddy Cue’nun “10 yıl sonra iPhone’a ihtiyaç duymayabiliriz” açıklaması, dikkatleri farklı olasılıklara çevirdi. Bu tür söylemler, Apple’ın donanım merkezli yapısının gelecekte nasıl dönüşeceği sorusunu gündeme getiriyor. Zira tüketici davranışları teknolojiyle birlikte sürekli değişiyor.
Apple son yıllarda yeni ürün kategorileriyle ufkunu genişletmeye çalışıyor. Vision Pro gibi artırılmış gerçeklik odaklı cihazlar bu çabanın somut örnekleri arasında yer alıyor. Fakat bu ürünler henüz iPhone’un satış rakamlarına yaklaşacak potansiyel göstermedi. Bu da telefonun, kısa vadede Apple’ın ana gelir kaynağı olmaya devam edeceğini düşündürüyor.
Öte yandan yapay zekâ alanındaki gelişmeler, mobil cihaz deneyimini yeniden şekillendiriyor. Apple’ın bu alandaki hamleleri rakiplerine göre daha temkinli ilerliyor. Siri’nin sınırlı yapay zekâ yetenekleri, son dönemde kullanıcılar ve uzmanlar tarafından sıkça eleştiriliyor. Tüm bunların yanında Apple, WWDC 2024’te duyurduğu Apple Intelligence ile bu alandaki açığı kapatmayı hedefliyor.
Tim Cook, telefonların kısa vadede ana platform olarak kalacağını düşünüyor. Bununla birlikte, giyilebilir teknolojiler ve yapay zekâ destekli sistemlerin tamamlayıcı cihazlar olarak öne çıkacağı görüşünü de paylaştı. Bu yaklaşım, Apple’ın yalnızca bir donanım üreticisi olmaktan çıkıp hizmet ve platform odaklı yapısını daha fazla ön plana çıkarma çabasıyla örtüşüyor. Bu dönüşümün hızı ise büyük ölçüde pazarın nasıl evrileceğine bağlı olacak.
Apple’ın karşısındaki bir diğer potansiyel gelişme ise alternatif cihaz tasarımlarına olan ilginin artması. OpenAI CEO’su Sam Altman ile eski Apple baş tasarımcısı Jony Ive’ın birlikte üzerinde çalıştığı yapay zekâ destekli donanım projeleri, bu anlamda dikkatle izleniyor. Bu tür yeniliklerin piyasaya sürülmesi, kullanıcıların geleneksel akıllı telefonlara olan bakış açısını değiştirebilir. Apple’ın böyle bir senaryoya nasıl karşılık vereceği ise önümüzdeki yıllarda netleşecek.
