Amazon, yapay zekâ yarışındaki konumunu güçlendirmek amacıyla dikkat çeken bir satın alma girişiminde bulundu. Şirket, Bee adını taşıyan ve kullanıcıların konuşmalarını sürekli olarak kaydedebilen bir giyilebilir cihaz geliştiren girişimi bünyesine katıyor. Bu cihaz aynı zamanda Apple Watch üzerinden çalışan bir uygulama ile birlikte çalışıyor. Anlaşmanın finansal boyutları paylaşılmasa da, Amazon satın alma işleminin henüz tamamlanmadığını doğruladı.
Bee’nin geliştirdiği sistem, kullanıcıyla sürekli etkileşim hâlinde olan bir yapay zekâ asistanı gibi işliyor. Bu sistem, kullanıcının konuşmalarını ve davranışlarını pasif biçimde dinleyerek zamanla öğreniyor. Yani cihaz, herhangi bir komut beklemeden gün içinde duyduklarını analiz ederek çeşitli öneriler sunabiliyor. Kullanıcı isterse cihazın kayıt özelliğini kapatabiliyor fakat temel mantık, her an erişilebilir bir dijital hafıza yaratmak.
Amazon giyilebilir cihaz alanında daha önce de denemeler yapmıştı
Bee’nin uygulaması, gün içinde yapılan konuşmaları ve aktiviteleri özetleyerek kullanıcıya sunabiliyor. Bu özetler üzerinden yapılacaklar listeleri oluşturulabiliyor ya da önceki konuşmalara dair hatırlatmalar yapılabiliyor. Uygulama ayrıca kişisel gelişim için de kullanılabiliyor; örneğin ebeveynlik becerilerinin değerlendirilmesi ya da başarıların takibi gibi. Bu yönüyle sistem, yalnızca teknolojik değil aynı zamanda kişisel bir asistan gibi konumlanıyor.
Amazon, daha önce de giyilebilir cihazlarla denemeler yapmış ancak karışık sonuçlar almıştı. Hâlen satışı devam eden Echo Frames akıllı gözlükleri dışında, 2023’te Halo adını taşıyan sağlık takip cihazı piyasadan çekilmişti. Bu geçmişe rağmen Amazon’un Bee ile tekrar bu alana yönelmesi dikkat çekiyor. Bu sefer odak, sağlıktan ziyade kişisel etkileşim ve veri işleme kabiliyeti üzerine kurulu görünüyor.
Bee’nin sunduğu yapay zekâ özellikleri, Amazon’un Alexa platformu ile birleştirildiğinde daha kişiselleştirilmiş bir deneyim ortaya çıkabilir. Alexa+, üretken yapay zekâ destekli bir sistem olarak daha önce duyurulmuştu ve Bee’nin teknolojisi bu yapının içine entegre edilebilir. Bu sayede, Alexa sadece komutlara yanıt veren bir asistan olmaktan çıkarak kullanıcıyı tanıyan ve onunla yaşayan bir sisteme dönüşebilir. Bununla birlikte, bu entegrasyonun ne kadar sürede gerçekleşeceği ya da hangi ürünlerde uygulanacağı henüz belirsizliğini koruyor.
Her ne kadar teknolojik potansiyeli yüksek olsa da, Bee’nin “her an dinleme” yeteneği geçmişte yaşanan bazı sorunları hatırlatıyor. Amazon daha önce, Alexa cihazlarının kaydettiği bazı konuşmaların çalışanlar tarafından incelendiğinin ortaya çıkmasıyla yoğun eleştirilerle karşı karşıya kalmıştı. Bu durum, veri gizliliği konusunda ciddi soru işaretleri doğurmuş ve şirketin kullanıcı verileri üzerindeki denetimini gündeme taşımıştı. Bee’nin sürekli dinleme özelliği, bu konuları yeniden tartışmaya açabilir.
Veri güvenliği konusundaki hassasiyet, kullanıcıların bu tür teknolojilere bakışını doğrudan etkiliyor. Özellikle özel hayatın gizliliği ile ilgili endişeler, yapay zekâ destekli cihazların yaygınlaşmasını yavaşlatabilecek unsurlar arasında yer alıyor. Amazon’un bu yönde alacağı güvenlik önlemleri ve şeffaflık politikaları, Bee’nin pazardaki kabulü açısından belirleyici olabilir. Kullanıcılar, fayda ile mahremiyet arasındaki dengeyi gözeterek bu tür cihazlara yaklaşmak istiyor.
Bee’nin potansiyeli yalnızca kişisel kullanım ile sınırlı değil. Eğitimden sağlığa, psikolojik destekten günlük planlamaya kadar uzanan geniş bir kullanım alanı mevcut. Amazon’un bu platformu bireysel tüketici dışında kurumsal alanlarda da değerlendirmesi ihtimaller dahilinde. Tüm bunların yanında, geliştirilen yazılımın dil ve kültür farklılıklarına nasıl uyarlanacağı da merak edilen noktalar arasında bulunuyor.