Alphabet piyasa değeri Eylül 2025 itibarıyla 3 trilyon doları aşarak tarihi bir seviyeye çıktı. Bu eşik, teknoloji dünyasında yalnızca birkaç şirketin bulunduğu dar bir kulübü temsil ediyor. Yatırımcıların güvenini artıran mahkeme kararı da bu yükselişte etkili oldu.
Geçtiğimiz yıl Google’ın arama alanında yasa dışı tekel oluşturduğuna hükmedilmişti. Buna rağmen, ABD’deki yargı sürecinde en sert yaptırımların uygulanmaması Alphabet için önemli bir avantaj yarattı. Yargıç Amit P. Mehta’nın açıkladığı karar, şirketin parçalanmadan yoluna devam etmesini sağladı. Bunun yanında yatırımcılar, olası bölünmelerin doğuracağı belirsizliklerden korunmuş oldu. Tüm bunların yanında Alphabet’in mevcut gelir kaynaklarının gücü, piyasalardaki olumlu havayı destekledi.
Alphabet mahkeme kararıyla yükselişe geçti
Adalet Bakanlığı aslında çok daha keskin çözümler talep etmişti. Bunlar arasında Chrome’un satılması önerisi de dikkat çekmişti. Bu ihtimal teknoloji dünyasında yankı uyandırmıştı, çünkü Perplexity ve Ecosia gibi girişimler Chrome için teklif vermeye hazır olduklarını açıklamışlardı. Ne var ki, mahkemenin daha yumuşak bir çizgi izlemesi tüm bu ihtimalleri ortadan kaldırdı. Bunun yanında bu karar, Alphabet’in operasyonel istikrarını korumasına fırsat tanıdı.
Şirketin operasyonel bütünlüğünü koruması yatırımcıların güvenini güçlendirdi. Beklenen sert ayrıştırmaların gerçekleşmemesi, Alphabet’in uzun vadeli planlarını sekteye uğratmadı. Yatırımcıların gözünde belirsizliklerin ortadan kalkması hisse fiyatlarını yukarı taşıdı. Bunun yanı sıra Alphabet’in reklam gelirleri ve yapay zekâya dayalı hizmetleri beklentileri fazlasıyla karşıladı. Bu durum, şirketin değerindeki artışa doğrudan katkı sundu.
Arama motoru faaliyetleri hâlâ Alphabet’in en güçlü gelir kaynağı olmaya devam ediyor. Reklam gelirleri şirketin finansal yapısında belirleyici rol oynuyor. Bunun yanında yapay zekâ tabanlı yenilikler, arama deneyimini farklı bir noktaya taşıyor. Kullanıcıların alışkanlıklarını değiştirmekte zorlanması da bu konumdaki istikrarı pekiştiriyor. Tüm bunların yanında Alphabet’in arama alanındaki hakimiyeti kısa vadede sarsılacak gibi görünmüyor.
Bulut bilişim, Alphabet’in diğer büyüme alanı olarak öne çıkıyor. Google Cloud, yapay zekâ entegrasyonları sayesinde şirketlerin ihtiyaçlarını karşılamada daha iddialı hale geldi. Buna rağmen Amazon Web Services ve Microsoft Azure gibi rakipler hâlâ ciddi bir güç ortaya koyuyor. Rekabetin bu denli yoğun olduğu bir pazarda Alphabet’in payını artırması kolay değil. Yine de yapay zekâ odaklı çözümler, şirkete avantaj sağlamaya devam ediyor.
Yapay zekâya yapılan yatırımlar bulutla sınırlı kalmıyor. Şirketin generatif yapay zekâ çözümleri hem bireysel kullanıcılar hem de kurumlar için yeni fırsatlar sunuyor. Bunun yanı sıra farklı alanlara taşınan yapay zekâ uygulamaları, Alphabet’in portföyünü daha da çeşitlendiriyor. Ek olarak, yapay zekâya duyulan küresel ilginin artması Alphabet’in uzun vadeli değerini destekleyen önemli bir faktör haline geliyor. Bu tablo, piyasa değerindeki yükselişi daha da anlamlı kılıyor.
Alphabet’in 3 trilyon dolarlık değere ulaşması, onu Nvidia, Microsoft ve Apple gibi devlerin yanına yerleştirdi. Nvidia 4,3 trilyon dolar ile zirvede, Microsoft 3,8 trilyon dolar ile ikinci sırada, Apple ise 3,5 trilyon dolar ile üçüncü sırada konumlanıyor. Amazon ise 2,5 trilyon dolar ile biraz geriden geliyor. Bu sıralama teknoloji dünyasındaki rekabetin ne kadar sıkı olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Yatırımcıların gözünde yapay zekâ yatırımlarının önemi bu tabloyla daha da netleşiyor.
Bununla birlikte küresel ölçekte artan düzenleyici baskılar göz ardı edilmiyor. Avrupa Birliği’nde yürütülen dijital pazar düzenlemeleri Alphabet için zorlu bir süreç yaratabilir. ABD’deki yeni soruşturmalar da şirketin önünde engel oluşturma potansiyeline sahip. Tüm bunların yanında, Alphabet’in bugünkü güçlü finansal yapısı bu riskleri dengede tutuyor. Yine de regülasyonların uzun vadede yarattığı baskı şirketin adımlarını şekillendirebilir.
