Manşetler

Google+’nın Yolu: Ortamın daha canlı olması için ne gerekiyor?

Teknoblog içeriklerine Google Haberler’de abone olun:

Facebook, Twitter gibi sosyal ağlar popülarite kazandığından beri Google da bu alanda bir şeyler yapmak için çabalıyordu. Arama devinden Wave, Buzz gibi çeşitli denemeler görmüştük, ancak bunların hiçbirisi amacına ulaşamamıştı. Son girişim Google+ ise onlardan farklıydı. Bir kere Google daha önceki deneyimlerinden dersler çıkararak daha farklı şekilde hazırlandı. Sonrasında Larry Page’in CEO’luk görevini gelmesiyle birlikte Google servislerinde ciddi anlamda bir “bahar temizliği” başladı ve bu temizlik hâla devam ediyor. Bu temizliğin bir sonucu da çeşitli servislerin Google+ çatısı altına girmesi oldu. Yani, 2011’in ortalarında kullanıma sunulan Google+ aynı zamanda Google için bir sadeleşme, bir yenilenme çalışmasının başlangıcı olmuştu.

google-plus-icon-170513 (630 x 630)

Google+ ilk kez yola çıktığında Google’ın Facebook’a yeni bir meydan okuması şeklinde algılanmıştı, ancak iş zamanla değişti ve bu ağ Google deneyimini tamamlayan, aynı zamanda Google’ın arama teknolojisini destekleyen ve sonuçları zenginleştiren bir platform hâline geldi. Kısacası bir Google yöneticisinin deyimiyle Google’ın omurgası oldu. Google iki yıl boyunca Google+’yı geliştirmek için editorden-sabri-kustursürekli çalıştı, belki her gün yeni bir özellik Google+’ya eklendi. Tanıtıldığı zamanki hâliyle şimdi almış olduğu son hâli karşılaştırsak, +1’leme, paylaşma gibi unsurların dışında her şeyin farklı olduğunu görürüz. Ve tüm bunların sonucunda Google+ gerçekten çekici, insanda kullanma isteği uyandıran bir ortam hâline geldi. Sizi bilmem, ancak ben böyle hissediyorum. İster web sitesini, ister mobil uygulamasını gördükçe, içime bir Google+ kullanma isteği geliyor.

Ancak Google+’yı, o kadar istememe rağmen bir Facebook, Twitter veya Instagram gibi kullanamıyorum. Bunun iki nedeni var: Birincisi insan faktörünün eksikliği. Tamam, Google+ abone sayısı gerçekten fazla, baktığınızda birçok tanıdığınızın bir Google+ hesabı olduğunu görürsünüz. Ne var ki, bu hesaplara girip baktığınızda çoğunun yakın zamanda bir aktivitesinin bulunmadığını göreceksiniz. Bu da yapacağınız paylaşımın çoğu kimse tarafından görülmemesi, bir etki yapmaması anlamına geliyor ki, bu da motivasyonu düşürüyor. Halbuki Facebook, Twitter veya Instagram üzerinde yaptığım paylaşımlar bir şekilde birilerinin ilgisini çekiyor ve karşılığında tepkiler alıyorum. Google+’da ise bu durum çok seyrek şekilde gerçekleşiyor. Tabii ki, Google+ hesabını çok aktif şekilde kullanan kişiler mutlaka vardır, ancak benim için durum bu şekilde.

İkinci neden ise Google+’nın diğer sosyal ağlarla bağ kurmuyor olması. Bugün bir Facebook’a, Instagram’a, Twitter’a veya diğer sosyal ağlara baktığınızda, çoğunun birbirine bağlı olduğunu görürsünüz. Twitter’da paylaştığınız bir tweet eğer isterseniz otomatik olarak Facebook’ta durum güncellemesi olarak görüntülenir. Veya Instagram’da yayınladığınız bir fotoğraf Facebook, Twitter, Tumblr, Foursquare gibi sosyal ağlarda da otomatik olarak paylaşılabilir. Yine Foursquare’de yaptığınız bir yer bildiriminin otomatik olarak Facebook veya Twitter’da görünmesi mümkün. Ancak bu aktivitelerin hiçbirinin sonucunda Google+’ya otomatik olarak bir aktivite düşmüyor; bu aktivitilerin herhangi biri bir girdi olarak haber kaynağında görüntülenmiyor. Halbuki sosyal ağların temelinde birbirine bağlılık vardır ve kullanıcı bu otomatik paylaşımlar sayesinda farklı sosyal ağlarda faaliyetlerini daha kolay bir şekilde yürütür ve daha aktif şekilde oralarda bulunur. Google+’da bu otomatik paylaşım kanalları kapalı olduğu için gerçek anlamda bir hareketlilik genelde oluşmuyor. Tabii ki Facebook, Twitter, Instagram veya Foursquare’de yaptığınız paylaşımları bir kez daha Google+ için yapabilirsiniz. Ancak bunun da bir süre sonra vakit kaybı gibi görülmesi ve bundan vazgeçilmesi mümkün.

Tasarım değişiklikleri sonucunda Google+’nın daha çekici hâle getirilmesi, Hangouts gibi sağlam bir görüntülü görüşme aracının varlığı, yüksek çözünürlüklü fotoğraflar ve dahası… Google+ gerçekten sağlam bir sosyal ağ platformu olma yolunda ilerliyor, ancak işin can alıcı noktası eksik. O da bahsettiğim otomatik paylaşım imkanı. Hootsuite, vb. bazı sosyal ağ araçları otomatik paylaşıma izin veriyor, ancak biz bu gibi profesyonel araçların sağladığı paylaşımdan bahsetmiyoruz. Bizzat sosyal ağın kendisi tarafından sağlanan paylaşım imkanlarından bahsediyoruz ve şu an için bunlar Google+’da eksik. Belki Google geçmişte bu tarz paylaşımlara izin verdiği Buzz’ın bir çöplüğe dönüşmesinden dolayı böyle bir adım atmaktan korkuyor ve gerçekten Google+’da paylaşılmak istenen ve değer bulunan içeriğin burada paylaşılmasını istiyor, ancak bu düşünceyi bırakıp farklı bir adım atmak yerinde olabilir. Belki sözünü ettiğimiz adım atılsa Google+ birçok kişi için gerçekten de birincil paylaşım alanı olabilir, çoğu kişi paylaşımlarını ilk olarak Google+’dan yapıp buradan diğer platformlara yayılmasını sağlayabilir. Öte yandan Google+ yapı itibariyle geçmişte sıklıkla kullandığımız FriendFeed’i andırıyor. Bir zamanlar her gün girdiğimiz FriendFeed’in üzerine ölü toprağı serpildi. Halbuki zamanında orada güzel paylaşımlar oluyor ve tartışmalar dönüyordu. FriendFeed’in boşluğunu Google+ birçok kişi için çok güzel şekilde doldurabilir.

google-plus-teknoblog-170513

Yapılan son değişikliklerle birlikte Google+’nın nasıl bir performans göstereceğini hep beraber göreceğiz. Bu arada Teknoblog olarak Google+’ı daha aktif bir şekilde kullanma kararı aldık. Şimdiye kadar ihmâl ettiğimiz Teknoblog sayfasında bundan böyle en taze haberlerimizi görme fırsatı bulacaksınız. Ayrıca buradan fotoğraf paylaşımı yapmayı da planlıyoruz. Belki uygun olursa çeşitli Hangouts oturumları da düzenleyebilir, belki günün birinde Teknoblog Podcast’i veya yine teknoloji gündemini tartıştığımız başka bir programı Hangouts üzerinden canlı olarak gerçekleştirebiliriz. Sizi de Teknoblog’un Google+ sayfasını eklemeye davet ediyoruz.

İLGİLİ HABERLER